HAP KADAR ZAMANDA DÜNYA KADAR BİLGİ.

İş hayatında başarısızlığın ne olduğunu tanımlama ve düşünme biçimimiz ondan bir kazanım çıkarabilmemiz için çok önemlidir. Öncelikle, başarısızlığın başarı için önemli olabileceğini kabul etmek gerekir. Bu durumla yüzleşebilmek, durumu kabullenebilmek ve durumla ilgili kontrol edebileceklerimize odaklanıp sıkıntıyı yeniden çerçevelemek gerekir. Başarısızlığa bakış açımızı değiştirerek aslında başarısız olmanın da başarıya dahil olduğunu idrak etmek güzel bir başlangıç olabilir.

Indiana Üniversitesi’nde girişimcilik doçenti olan Greg Fisher, “Elde ettiğiniz tek başarı, hiç mücadele etmediğiniz veya başarısız olmadığınız alanlarda ise, o zaman bu başarı muhtemelen boş, anlamsız ve çok önemli değil” diyor. Başarısız olma kültürüne öncülük eden Ed Catmull ise “Creativity Inc.” adlı kitabında “Başarısızlık bir kötülük değildir. Aslında hiç de fena değildir. Yeni bir şey yapmanın gerekli bir sonucudur. Başarısızlığın bize gelişme şansı verdiğini hatırlamalıyız.” demektedir.

Bu bakış açısına sahip olmak başarısız olmaya cesaret edebilmeyi de beraberinde getirir ve bu kültür belki de çocukluktan itibaren insanlara aşılansa, yetişkin olduğumuzda başarısızlıkla karşılaştığımızda ondan olumsuz etkilenmemiz minimum düzeyde olacak. Böyle bir durumu hazır giyim şirketi Spanx’ın kurucusu Sara Blakely şu sözlerle ifade etmiştir: “Babam, yemek masasında erkek kardeşime ve bana o hafta neyi başaramadığımızı sorardı”.
Günümüz dünyasında başarısızlığı başarı kadar doğal bir durum olarak kabullenebilmek önemlidir. “The Leader’s Mindset: How To Win In the Age of Disruption” kitabının yazarı Terence Mauri, “Hız ve belirsizliğin yüksek olduğu bir dünyada, liderlerin başarısızlığı başarının yarısı olarak benimsemesi çok önemlidir” diyor.

Başarının bir hedef değil de bir süreç olduğunu idrak edince yol boyunca karşılaşılan başarısızlıklar tıpkı bir oyundaki seviye atlamaya yarayan engeller olarak görülüyor ve dolayısıyla başarısızlıkla burun buruna gelen insan da yanlış adım atıp hata yapmaktan korkmuyor; aksine bu durumun başarıya giden yolda kendisini geliştireceğini bildiği için esnek davranıp yoluna daha rahat devam edebiliyor. Bunu görebilen insanlardan biri olan Paychex’in kurucusu ve “Built Not Born: A Self-Made Billionaire’s No-Nonsense Guide for Entrepreneurs” kitabının yazarı Tom Golisano başarılı şirketleri izlemek yerine başarısız olanları izleyerek ne yapılması ya da yapılmaması gerektiğini öğrendiğini ifade ediyor.

Başarısızlık yaşandığında bunu tarafsız bir bakış açısıyla değerlendirmek için geri adım atmak ve kendimize şu soruları sormamız tavsiye ediliyor:
• Sizi hedefinizden alıkoyan ne oldu?
• Başarısızlık modelinden kaçınmak için hangi adımları atabilirsiniz?
Bu soruları kendinize sorduktan sonra aşağıdaki sorulara cevap arayarak biraz daha netleşmenin yollarını arayabileceğimiz söyleniyor:
• Nasıl ilerleyebilirsiniz?
• Hangi yeni adımları atmanız gerekiyor?
• Hangi eski adımları terk etmeniz gerekiyor?
Şirkette bir lider konumundaysanız şirkette yaşanan başarısızlıklardan ekip üyelerinin utandırılarak ve suçlanarak itham edileceği bir ortam yerine öğrenerek dersler çıkaracağı, gelişimlerinin teşvik edileceği bir güven ortamı yaratmak başarısızlığa karşı çözümleri daha iyi üretebilecekleri, fikirlerini daha iyi ifade edebilecekleri sağlıklı bir ortam sağlar. Bir lider olarak öncelikle kendi başarısızlıklarınızı kabul etmek ekip üyelerinizin de başarısızlarını daha esnek değerlendirip daha çabuk ve verimli çözüm yolları bulmaları konusunda daha güven verici bir ortam sağlayacaktır.
Başarısız olmak aynı zamanda bir lider olarak yanlış bir hedefe odaklandığınızı fark etmek, her şey yolundayken belki de hiçbir zaman fark etmeyeceğiniz yeni fikir ve yolların olduğunu görmek, dolayısıyla mesleki gelişiminizi belki de yeniden şekillendirmeniz için büyük potansiyeller taşıyabilir. Başarısızlıktan sonra, önceliklerinizi ve hedeflerinizi yeniden değerlendirmek için mutlaka zaman ayırın zira gelişmek için daha önce kullanmadığınız bir fırsata rastlamanız olasıdır.
Başarısız olmanın liderliğin ayrılmaz bir parçası olacağını kabullenmek sizin süreç boyunca daha fazla risk almanızı, hatalarınızdan utanç duymak yerine onlardan dersler çıkarmanızı ve dolayısıyla kariyer gelişiminizin aslında sürekli ilerleyeceğinin ifadesidir.

Başarısızlıktan öğreneceğiz diyoruz ama şu soruyu da ister istemez kendimize soruyoruz: Ne kadar başarısızlık kabul edilebilir, hangi noktada vazgeçmeyi düşünmeliyiz? Buna Michael Jordan’ın şu sözleriyle karşılık verebiliriz: “Kariyerim boyunca 9.000’den fazla şut kaçırdım. Neredeyse 300 oyun kaybettim. Hayatımda defalarca başarısız oldum. Ve bu yüzden başarılıyım.”
Başarısız hissetmek sinir bozucu ve yorucu olabilir ancak bunu yaptığımız işi güçlendirmek için bir fırsat olarak gördüğümüzde ipleri tekrar elimize alıp kazandığımız deneyimle tekrar denemek motive edici bir fırsat yaratacaktır.